Renginin siyah olması sebebiyle Hacerü'l-Esved (Siyah Taş) diye adlandırılan bu mübârek taş, Kâbe'nin Şark köşesinde olup, yerden bir buçuk metre yükseklikte, kapıya yakın bir yerde yerleştirilmiştir. Üç büyük ve birkaç tane de küçük parçadan müteşekkildir. Etrafı gümüş bir halka ile çevrilidir. Bir başka ismi, Ruhu'l-Esved'dir.
Bu mübârek taş, semâvî bir taş olup, Hz. İbrahim'e (a.s.) Hz. Cebrâil tarafından getirilmiştir. Kâbe duvarına yerleştirilmeden evvel, Ebû Kubeys Dağında muhafaza edilmekteydi. Bir rivâyete göre, Kâinatın Serveri, Peygamber Efendimizin, "Ben, peygamber gönderilmeden evvel, Mekke'de bana selâm veren taşı, hâlâ biliyor ve tanıyorum" ifadelerinin işaret ettiği taş, bu Hacerü'l-Esved'dir.
Bir gün, bu taşa yaklaşıp öpen Hz. Ömer, şöyle demişti:
"Çok iyi bilirim ki, sen zararı ve menfaati olmayan bir taş parçasısın. Eğer Resûlullahın seni takbil ettiğini [öptüğünü> görmese idim, asla seni takbil etmezdim."
Hacerü’l-Esved Cennetten mi geldi?
Kâbe-i Muazzamanın kapısının sol tarafında yer alan ve tavaf başlangıcı olarak kabul edilen Hacerü’l-Esved’in Cennetten getirildiği hakkında sahih hadisler mevcuttur.
Sünen-i Tirmizî’de İbni Abbas’tan rivayet edilen hadisin meâli şöyledir:
“Hacerü’l-Esved Cennetten indirildi. Sütten daha beyazdı, fakat onu Âdemoğlunun hatâları kararttı.”1
Müsned’deki rivayet de şu meâldedir:
“Hacerü’l-Esved Cennetten gelmiştir. Kardan daha beyazdı. Fakat onu müşriklerin hatâları kararttı.”2
Evet, Hacerü’l-Esved’in Cennetten geldiği kesindir. Ancak bu husus Hz. İbrahim’in Kâbe’yi bina ederken bu taşı Ebû Kubeys Dağından getirmesiyle nasıl bağdaşabilir?
Bu Hususta Kâbe ve Mekke Tarihi isimli eserde şu bilgilere yer verilir:
Hz. Âdem Cennetten yeryüzüne indirildiğinde Cenab-ı Hak melekler vasıtasıyla ona bir Cennet çadırı gönderdi. Hacerü’l-Esved de bu çadırın içindeydi ve beyaz bir yakuttu.
Hz. İbrahim, oğlu Hz. İsmail’le birlikte Kâbe’yi inşa ederken tavaf başlangıcı olarak oğlu İsmail’den bir taş istedi. Hz. İsmail taşı aramaya gitti, fakat boş döndü. Bu sırada Hz. Cebrail, Hz. İbrahim’e bir taş getirdi. Nuh Tufanında Kâbe de sular altında kalınca Cenab-ı Hak Hacerü’l-Esved’i Ebû Kubeys dağına emanet etmiş ve “Benim dostumu Kâbe‘yi inşa ederken gördüğün zaman bu taşı ona çıkar” buyur-muştu. Hz. Cebrail’in getirdiği bu taş bem beyazdı. Fakat daha sonra hadiste geçtiği gibi, müşriklerin ellerini sürmesiyle; bazı rivayetlerde de zaman zaman çıkan yangınlar sonucu kararmıştır. 3
Hacerü’l-Esved’in kararması meselesini yukarıda meâlini verdiğimiz hadis-i şerifin izahında Tirmizî şârihi el-Ahvezî şunları söyler:
“Esas olan hadisin zahirî mânası olmakla birlikte, bazı Hanefî âlimleri şöyle demişlerdir: Bu hadiste mübalağa ihtimali vardır. Hadiste Peygamberimiz (a.s.m.) Hacerü’l-Esved’in şeref ve kıymetini anlatırken, işlenen günah ve hataların da çirkinliğine dikkat çekmiştir. Bir hadiste de bildirildiğine göre, insan bir günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta meydana gelir.”
Bu meselede şöyle bir suale de cevap verilmektedir: “Onu müşriklerin hataları kararttı da, neden mü’minlerin imanı ve ibadeti tekrar beyazlaştırmadı?”
İbni Kuteybe’nin cevabı şöyle: “Cenab-ı Hak dileseydi yapardı, fakat Cenab-ı Hakkın yeryüzüne koyduğu âdetlerden birisi de, bir şey siyahlaşınca tekrar beyazlaşmamasıdır.”
el-Muhib et-Taberî de şöyle diyor: “Onun siyah olarak kalmasının sebebi bir ibret olmasıdır. Yani işlenen günahlar Cennetten gelen bir taşı karartırsa, acaba insanın kalbini ne hale sokar?”
İbni Abbas’ın izahı da şu şekildedir: “Cenab-ı Hakkın onu karartmasının sebebi, dünya ehlinin Cennet zinetine bakmamaları içindir.”4
Taşın Hacerü’l-Esved olarak isimlendirilmesi ise Kâbe’nin duvarına konup insanların elini sürmesi sonunda olsa gerektir. Çünkü daha önce Cennetten indiğinde beyaz bir yakuttu.
1. Tirmizî, Hacc:49.
2. el-Fethü'r-Rabbânî, 12:26.
3. Ebû'l Veled el-Ezrakî. Kabe ve Mekke Tirihi, s. 36-54.
4. Tuhfetü'l-Ahvezî, 3:617.