Bir gün yokuluğumun acısı oturursa böğrüne..
Aşkımın can çekişerek,inleyerek yok oluşu gelirse gözlerinin önüne..
Saniyede binlerce ok gibi bir sızı girerse kalbine..
Yanızlığımın üzerine güneşler doğar o gün..
Çaresizliğimin yaraları kabuk tutar..
Ve bu büyük sevginin büyüdüğü topraklarda yepyeni nefret ağaçları kök salar..
Bu ağaçlarda asılmış bir aşkın sureti kalır elimde..
Hükmünü yitirmiş parmaklar,bilincini yitirmiş bir geçmiş özlemi kalır sadece..
Bu özlemi iyi tanırsın sen..
Bu özlem ki seni yıllarca yakarak acıttı canımı..
Senin bu özlem ateşiyle kavruluşun beni bu hale koydu..
Sen beni bu denli özlemeseydin gözlerimden süzülmezdi bu yaşlar..
Balıklar kadar boş ve anlamsız bakmazdım hayata..
Benim kadar,senin kadar boş ve anlamsız görmezdim..
Herşey beni bu denli özlediğin için oldu aslında..
Herşey bana bu denli kayıtsız değilken buna inanmaya ve herkesi de buna inandırmaya davet ettiğin için oldu..
Bu davete inandılar dostların..
Seni seven herkes beni sevmediğine inandı..
Aramızda hiçbir şeyin olmadığına inandı..
Aramızdaki herşeyin geçmişte kaldığına inandı bazıları..
Seni sevenler arasından aşkımızı bilenleri bile inandırdın sen benim bittiğime,yittiğime,karanlık bir sokağın başına kadar götürüp beni orada terkettiğine...
Seni seven herkes inandı..
Seni senin sevdiğinin iki katı seven ben bile inandım buna..
Gözlerinin artık dolmadığına,sesimi duyduğunda ağlamadığına,beni yalnız koyduğuna ve bunun sana hiç koymadığına inandım..
İnandım ki sen artık silmişsin mutluluğu lügatından..
İnandım ki sende mutlulukla kölelik eş anlamlıydı..
Başkalarına köle olarak mutluluğu ararken sen,benim sana verebileceğim mutluluğun yine senin lügatında hiçbir anlamı olmadığını anladım..
Ben seni en çok sevendim..
En çok sevenlerin yapması gereken fedakarlıklar olurdu her zaman..
En çok sevenler kendilerinden çok sevdiklerini düşünürlerdi..
Kendi isteklerinden çok onlarınkini yeğelerlerdi..
Ben seni isterken,sen yokluğumu istedin..
Ve ben seni sevdiğim için düşünmeden verdim yokluğumu..
Gözlerine bakamadan,sarılırken saniye bile tutamadan,dudaklarına masum bi öpücük konduramadan yokluğumu verdim sana..
Yavaşça arka cebine koydun onu..
Yokluğumu özenle katlayarak koydun cebine ve çıktın kapıdan..
Senin çıktığın kapıya dayanarak ağladığımda gözyaşlarım karıştı kapıya..
Ve o gün bugündür bi meşe kokusu duymayayım..
Kapıları çarparak kapatasım gelir...!!
Çarparak kapatırım kapıları çünkü sen gitmişsindir..
Yokluğumu alarak,köleliğini arzulayarak,beni yalnız bırakarak gitmişsindir..
Gidişini özlerim şimdi..
Gidşini gözlerim..
Gidişindir bende kalan çünkü..
Benden yokluğumu alırken bi gidiş bırakırsın bana..
Sesimi çıkarmam,çünkü sana inananlardanım bende..
Çünkü seni sevenlerdenim..
Seni sevenlerden olduğum için inandım beni unuttuğuna..
Seni seven herkes inanır sana..
İnanır inanmasına da sevmeyenler inanmaz..
En büyük düşmanların onlardır artık..
Ve yokluğumda koruyamam seni düşmanlarından..
Her zaman başbaşa olduğun bu düşman gece yarıları sezdirmeden girer içine..
Uykun kaçar..
Yüzünü yıkamaya gidersin banyoya..
İşte aynandadır düşmanın!
İşte karşındadır..
Düşmanınla başbaşa kalır ve için için kendini yersin..
Çünkü Allah biliyor, ben biliyorum, hatta sen bile biliyorsun..
BU DÜNYADAKİ BAŞKA İNSANLARI KOY Bİ KENARA,
SEN BİLE BENİM SENİ SEVDİĞİM KADAR KENDİNİ SEVEMEZSİN...!!!!