"Sema, mevc-i mekfûf'tür" (Tirmizi, tefsîru sûre 57/1) hadis-i şerifi :
Bediüzzaman Hazretleri, bu hadis-i şerife "Semâ, emvâcı karardâde olmuş bir denizdir" yani "Semâ, dalgaları kararlaşmış, durgunlaşmış, sâkin hâle gelmiş bir denizdir." diye mâna vermiş...
Gerçekten de kâinat, dalgalardan meydana gelmiş bir denizdir. Dalga karakterini, kuantum mekanikî bir dalga olarak ele alacak olursak, buna göre, belli bir hıza sâhip olan her kütleye tekabül edip karşılık olan bir dalga vardır ve Broglie'nin öğrettiği basit bir denklemle hesaplanabilir. Meselâ 1 cm/s hıza sahip bir elektron dalgası yaklaşık 7 cm boyundadır. Hızı arttıkça dalga boyu kısalır. Daha karmaşık sistemler ise yine de Broglie'nin fikrinden türemiş Schrödinger denklemleriyle ifade edilebilir ki, yine belirli veya hadis-i şerifin ifadesiyle "karardâde" dalgaları ifade eder. Dalga karakterinin anlaşılması açısından bir iki cümleyle şöyle izah edebiliriz. Mesela iki top çarpıştığında aynı hıza sahiplerse geldikleri yöne geri dönerler. Halbuki su yüzeyindeki dalgalar, karşılaştıklarında, birbirlerinden geçip yollarına devam ederler. Karşılaşma anında ise dalga yüksekliği ikisinin toplam yüksekliğine erişir. Bunlar dalgaların tipik özellikleridir. Meselâ ağacın arkasındaki göremediğimiz insanın sesini duyabilmemiz yine bunlar arasında sayılabilecek özelliklerdir. Atom ve daha küçük boyutlara indiğimizde maddenin tanecik özelliğinin yanında dalga özelliğini de deneylerle müşâhede edebiliyoruz. Mesela bir atomdaki elektronun yerini tespit ederken onun dalga fonksiyonunu esas alarak hesap yapmak zorundayız.
Mekfûf kelimesinin bir mânası da yasaktır. "Mevc-i mekfûf" tabirini "yasak dalga" dersek, bahsedilen kuantum mekanikî dalganın en önemli özelliğini de öğreniyoruz: Bahsi geçen dalgadan hareketle sadece belli bir sınıra kadar eşzamanlı olarak konum ve momentum bilgilerini ölçebiliriz. Daha fazlasını öğrenmemizi Cenab-ı Hak "yasak"lamıştır ve fizikî olarak da buna imkân yoktur. Buna Heisenberg'in "belirsizlik prensibi" adını veriyoruz. Bu özellik, mutlak determinizmi reddediyor ve kader gerçeğine de bir kapı açıyor.
Maddenin dalga özelliği ile ilgili akla gelen ikinci yorum ise 'süper sicim' nazariyesi veya milletlerarası tanınan ismiyle 'super string' teorisi. Bu teoriye göre maddenin en temel özellik parçacığı sicimlerdir. Kütle ve elektrik yükü gibi özellikler bu sicimlerin belli salınımlarından kaynaklanır, yani yine bir dalga hareketi söz konusudur. Sicim teorilerini iki ana gruba ayırabiliriz: Açık ve kapalı... Basitçe anlatmak gerekirse açık sicim teorilerine göre sicimlerin uçları birleşip ayrılabilir; yani kapalı veya açık bir sicim şekli olabilir. Kapalı sicim teorilerinde ise sicim açılabilme özelliği olmayıp her zaman kabaca bir tarifle kapalı bir halka görünümündedir. Zaten "mekfûf" kelimesinin bir mânası da "kulplarından sıkıca bağlanıp heybe gibi asılmış"tır. Düğümün açılıp kapanabilme özelliği göz önünde tutulduğunda, hadis-i şerife göre açık teorilerin tercih edildiği düşünülebilir. Böylece hadis-i şerifte geçen dalgaların süper sicim olması ihtimali güçleniyor.
"Mekfûf" kelimesinin diğer bir mânâsı da "dürülmüş"tür. Süper sicim teorisi için bizim alışageldiğimiz üç adet uzay boyutu kâfi gelmiyor; mânâsını bilemediğimiz ek boyutlar gerekiyor. Bu ek boyutların dürülmüş bir vaziyette bildiğimiz üç boyuta gizlendiği görüşü bu konudaki hâkim yorumdur. Mekfûf'un bu mânâsında da süper sicimlere çarpıcı bir işaret görebiliyoruz. Netice itibarıyla kainatta her zerreye ister kuantum mekaniki olsun ister süper sicim olsun bir dalga tekabül etmektedir. Kainat işte bu dalgalardan meydana gelmiş bir denizdir. Tıpkı hadis-i şerifin ifade ettiği gibi...